Sosyal Medya ve Komplo Teorileri
Kübra Anlı, Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi, 4. sınıf öğrencisi
Komplo Teorisi nedir?
Komplo teorileri insanların kaygı, stres ve güvensizlik yaşadıkları toplumsal kriz anlarında sayısı artan, bilimsel ya da gerçekçi olmayan iddialardır. Bu teoriler kriz durumunun nasıl ortaya çıktığı, hangi oluşumların güvenilir ve hangilerinin güvenilmez olduğu; insanların yaşadıkları anksiyete ve stres hallerinin sorumlusu tutabilecekleri birey, kurum ya da kuruluşlar ile ilgili olabilir. İçinde bulundukları kriz anı da insanları yaşanan olayı anlamlandırmaya motive edebilir.¹ Komplo teorileri aslında bir avuç paranoyaktan daha geniş kitlelerce inanılan olgulardır, peki nasıl oluyor da bu kadar kişi komplo teorilerine inanıyor?
Komplo Teorileri ve Sosyal Medya Kullanımı
Sosyal medya, insanların birbiri ile etkileşime geçmesine izin veren bir oluşum. Bu etkileşim sayesinde başka insanlar tanıyor, kendimizi tanıtıyor, yeni bilgiler öğreniyor ve hatta gerçek hayatta hiç görmediğimiz yerleri geziyoruz. Fakat bu etkileşim her zaman olumlu değil. Tüm dünyanın CoviD-19 salgını ile savaştığı, karantina ile başa çıkmaya çalıştığı bugünlerde komplo teorisyenleri bizlere ulaşmanın en kısa yolunu bulmuş gibi gözüküyor: İnternet.
King’s College London ve Ipsos tarafından yapılan araştırmada CoviD-19 ile ilgili gelişmeleri sosyal medyadan takip eden katılımcıların komplo teorilerine inanmaya daha yatkın olduğu bulundu. Bu komplo teorileri arasında; CoviD-19’a karşı geliştirilen kitlesel aşılama kampanyalarının nüfusu kontrol etmeye yönelik olduğu teorisi, salgının farmakolojik şirketler tarafından kar etme amaçlı oluşturulduğu teorisi, aşının güvenliği test edilmeden piyasaya sürüldüğü teorisi, Bill Gates’in aşı ile insanların vücutlarına mikroçip enjekte edeceği teorisi gibi kanıtlanmış herhangi bir dayanağı olmayan teoriler bulunuyor.
Araştırmada belirli bir sosyal medya platformu kullanıcılarının, aynı komplo teorisine inanmaya yatkın olduğu da görülüyor. Örneğin aşının nüfus kontrolünde kullanılacağı teorisine araştırmaya katılan bireylerin ortalama %14’ü inanırken Whatsapp kullanıcılarının %42’si ve Youtube kullanıcılarının %39’u inanıyor. Aynı şekilde Whatsapp kullanıcılarının %27’si aşının güvenli olduğu kesinleşmeden piyasaya sürüleceğine inanırken, bu oran Facebook ve Youtube kullanıcılarında %20 civarında. Korona virüsün farmakoloji şirketleri tarafından geliştirildiğine inan Youtube ve Whatsapp kullanıcıları %39 ve %38 arasında, Twitter ve Facebook kullanıcıları arasında ise bu oran %28 ve %26. ²
Komplo teorisyeni deyince ilk aklımıza gelen gruplardan biri olan aşı karşıtları Covid-19 pandemisini fırsata dönüştürerek uzun vadeli aşı karşıtlığını yayma peşinde ve bu amaçlarını gerçekleştirmek için sosyal medyada bir hayli etkinler. İnternet üzerinden yapılan nefret söylemi ve yanlış bilgilendirmeye karşı kurulmuş Center for Countering Digital Hate kuruluşunun raporuna göre Twitter, Facebook, Instagram ve Youtube platformlarında takip ettikleri aşı karşıtı komplo teorisi üreten 425 hesabın şu an 59 milyonu aşkın takipçisi var. Bu sayı giderek artıyor.³ Aşı karşıtları platformlarında insanları aşı yaptırdıktan sonra yaşadıkları yan etkileri anlatmaya teşvik ediyor, bu etkilerin çok sık görüldüğü ve ölümcül olduğu gibi konularda düzenli olarak paylaşım yaparak insanları kendi düşüncelerini desteklemeye motive ediyor.
Aşı karşıtı veya sağlığımızı tehdit edebilecek komplo teorileri yayan siteler sahte bir bilimsellik maskesinin arkasına sığınarak insanları sorgulayıcı düşünmeye devam ettiklerini iddia etmelerine rağmen ortaya attıkları komplo teorilerinin gerçekliğini tartışmaya aynı oranda hevesli değiller. İnternette dolaşan ve sağlığımızı riske atan komplo teorilerine karşı bir an önce harekete geçmeliyiz.
Sosyal Medyada Dolaşan Komplo Teorileri İle Nasıl Mücadele Edebiliriz?
Her ne kadar bazı platformların pandemi hakkında insanları bilgilendirmeye çalıştığı görülse de bu yeterli değil. Şu an için milyonlarca çevrimiçi takipçisi olan komplo teorisyeni hesapların varlığı bize sosyal medya şirketlerinin bu konuyu yeterince ciddiye almadığının bir kanıtı. Center for Countering Digital Hate’in raporuna göre süre zarfında 58 milyon takipçisi bulunan 409 sosyal medya hesabının sadece 6 tanesi platformlardan kaldırıldı, ki bu toplamda sadece 363 bin takipçiyi etkileyen bir sayı. Şüpheli bilgi içeriği ile raporlanan toplam iletilerin ise sadece %95.1’ine işlem yapıldı.⁴ Maalesef bu sayı, konunun sağlığımız ve hayatımız olduğuna dikkat çektiğimizde, çok az.
Sosyal medya platformlarının daha çok moderatör alarak yanlış bilgi yayan hesaplar üzerinde daha sıkı bir kısıtlamaya gitmesi gerekmekte. Sosyal medya şirketleri bu hesaplara reklam yasağı koyabilir, hesapların erişilebilirliğini azaltmak için arama motorlarından bu siteleri kaldırabilir ve doğru bilgileri yaymak için daha etkin bir şekilde rol oynayabilirler.
Kaynakça
- van Prooijen J-W, Douglas KM. Conspiracy theories as part of history: The role of societal crisis situations. Memory Studies. 2017;10(3):323–333
- Coronavirus: vaccinate misinformation and the role of social media, King’s College London, Ipsos, 13 Aralık 2020 https://www.ipsos.com/sites/default/files/ct/news/documents/2020-12/covid19-coronavirus-vaccine-misinformation-and-the-role-of-social-media.pdf
- The Anti-Waxx Playbook, , Center for Countering Digital Hate, 22 Aralık 2020, sayfa 9, https://252f2edd-1c8b-49f5-9bb2-cb57bb47e4ba.filesusr.com/ugd/f4d9b9_fddbfb2a0c05461cb4bdce2892f3cad0.pdf
- Failure to Act: How Tech Giants Continue to Defy Calls to Rein in Vaccine Misinformation, Center for Countering Digital Hate, 3 Eylül 2020, https://www.counterhate.com/anti-vaxx-industry
- Author Details

