Parazitler ve Mikrobiyom
Ayça Nur DEMİR
Parazitler baktığımızda bazıları gözle görülebilen bazıları ise gözle görülemeyen ve hayatımızda ciddi etkisi olan canlılardır. İnsan vücudunda çeşitli enfeksiyonlara sebep olmaktadır. Bu enfeksiyonlar tropik bölgelerde, özellikle daha az sanayileşmiş bölgelerde yaşayan birçok insan için sürekli bir problemdir. Bu problemler genelde kronik bir durum haline geliyor ve insan yaşamında tatsız olaylara yol açabiliyor. Hatta bazı parazit hastalıkları ise çocuklarda ishale yol açabiliyor. Eğer ki çocuklar yeterli beslenemezlerse hayatlarını kaybedebiliyor.
Şimdi ise bu yazımda Amerika’da yapılan bir çalışmadan bahsedeceğim.
Genome Biology’de yayınlanan Amerika Pennsylvania Üniversitesi kaynaklı bu çalışmada bilim insanları parazit enfeksiyonu ve bağırsak mikrobiyomu arasındaki bağlantıları araştırdı. Araştırmacılar, yaşam tarzı birbirinden farklı olan Kamerunlu 9 köyden toplam 575 kişinin gastrointestinal mikrobiyomunu karakterize etmek için genetik yöntemler kullandılar. Ve parazitlerin varlığının mikrobiyomun genel bileşimi ile güçlü bir şekilde ilişkili olduğunu keşfettiler.
Bu yolla birisinin mikrobiyomuna bakarak parazit enfeksiyonu taşıyıp taşımadığını bulabileceklerini açıkladılar. Tabi parazitlerin mikrobiyomu değiştirdikleri ya da bir insanın yerleşik mikrobiyotasında onları enfeksiyona daha duyarlı hale getirdikleri kesin bir sonuç değil ama aradaki bağlantı güçlü görünüyor.
Mikrobiyom ve parazitlere ek olarak, araştırma aynı zamanda zengin bir veri kümesi olan bağışıklık fonksiyonu, süt sindirimi ve patojen enfeksiyonu belirteçlerini de inceledi. Araştırma, gerekli pastoralistlerden fekal ve kan örnekleri, et ve süt ürünlerinin toplandığı altı aylık bir saha çalışması gerektiriyordu. Çalışma Amerika Birleşik Devletleri’nin kentsel bölgelerinde yaşayan iki grup insandan elde edilen verileri, hayvansal yağları, proteinleri ve işlenmiş gıdaların olduğu daha ağır bir diyeti içeriyordu. İncelenen bölgede, araştırmacılar sıtmaya sebep olabilecek ve hem kanı hem de gastrointestinal sistemi enfekte edecek diğer bazı patojenleri test etti.
Bu yan araştırmanın kaynağı olan parazit ve mikrobiyom ilişkisine geri dönecek olursak Kamerun’da test edilen 575 kişiden yaklaşık% 40’ının bir antiparaziter tedavi almadan önce birden fazla parazit ile enfekte olduğunu tespit edildi. Özellikle ekip, topraktan bulaşan dört bağırsak parazitinin çok daha yüksek bir oranda birlikte olma eğiliminde olduğunu öğrendi. Bu 4 parazit ismi sırayla şöyledir: Ascaris lumbricoides, Necator americanus, Trichuris trichiura ve Strongyloides stercoralis veya ANTS.
Kullanılan yöntemlere baktığımızda araştırmacılar katılımcıların bağırsak mikrobiyomlarının bir görüntüsünü almak için genomik sıralama araçlarını kullandılar. Bulunan mikrobiyomun bileşimi bir kişinin ülkesi ve yaşam tarzı hakkında bilgi verebilir. İncelenen bu parazitlerin neden olduğu enfeksiyon, bağışıklık sisteminin aktivasyonunda, özellikle enflamatuar yanıtları destekleyen yolların açılmasına sebep oluyor.
Bu çalışmanın ikinci kısmında ise süt tüketimi ve bağırsak mikrobiyomu arasındaki ilişki incelendi. Bunun sonucunda süt tüketiminin evrim yoluyla seçilen Afrika’daki toplumlarda laktoz sindirimini sağlayan genetik mutasyonlarını nasıl ortaya çıkarttığını aydınlattı.
Toparlayacak olursak bu konu her ne kadar gözümüzden kaçmaya devam etse de parazitler küresel bir sorundur. Bilhassa temiz su ve yiyecek kaynaklarına ulaşamayan insanlar için tehdit daha da artmaktadır. Çalışmalar devam ediyor ve ilerleyen zamanlarda başka bilgiler de ortaya çıkacaktır.
Kaynakça: