NEFES
SEDA ÖZEN ZUNAL
GİRİŞ:
Ateş size neyi anımsatıyor? Bu kelimeyi duyduğunuzda turuncu sarı ve kırmızının birleşiminden oluşan o ısıtıcı alev mi geliyor gözünüzün önüne. Peki ne yapar bu alev? Yakar, kavurur, ısıtır da en nihayetinde ne olur… enerji açığa çıkar öyle değil mi. Peki bu alevin oluşması için olmazsa olmaz şey nedir? Hava.. Hava olmadan ateş yanmaz. Yeryüzünde enerji olmadan harekete geçen bir varlık olmadığına göre insanoğlunun enerjisini yaratan, o içsel ateşi harlayacak olan şey nedir?. Evet ateşin olmazsa olmazı hava. Gelin havanın insan bedeninde nasıl bir yol izlediğine, bizim onu ne kadar verimli kullandığımıza, bir nefesle başlayan hayatımızın devamında nefesi ne kadar farkında olarak alıp verdiğimize daha yakından bakalım.
DOĞRU NEFES
Hayatımız boyunca en doğru nefesi doğduğumuz anda aldığımızı, sonrasında giderek doğru olanı unutup özellikle ruhsal durumumuzla paralel bambaşka bir nefes şekli edindiğimizi biliyor muydunuz.
Yetişkinlerin çoğu eğer düzenli spor yapmıyor, nefesine odaklanmıyorsa zaman içinde günün olağan koşturmacası içinde yüzeysel solumaya alışır. Ancak bedenimiz bu koşuşturma içinde oldukça fazla enerji harcamaya ve toksin üretmeye devam eder. Vücudumuzda oluşan toksinleri atmanın en önemli yolu soluk alıp verme eylemidir ve toksinler ancak derin solunumlarla vücuttan uzaklaşabilir. Çok sığ ve hızlı soluduğumuzda yeterli karbondioksiti ve diğer tüm toksinleri vücuttan atamadığımız gibi yeterli oksijeni de vücudumuza alamayız. Tüm hücrelerimizin ihtiyaç duyduğu oksijeni yeteri kadar vücudumuza alamazsak, hücrelerimiz ve dolayısıyla bedenimiz zaman içinde canlılığını yitirir. Böylece hem ruhumuz hem bedenimiz cansızlaşır.
Bir yetişkin istirahat halinde ortalama 12-14 defa soluk alıp verir. Her bir solunumda yaklaşık 400-500 ml hava içeri alınır ve dışarı atılır. Bu yarım litrelik hacme soluk hacmi; yani tıp dilinde tidal volüm adı verilmektedir. Normal bir nefes verişin sonunda insan kendini zorlayarak 1-1.5 lt daha havayı dışarı verebilirken, normal nefes alıştan sonra da 3 lt daha havayı içine çekebilmektedir. Böylece her bir nefes alışverişte içimize çekip dışarı attığımız hava miktarını yarım litreden 4.5 litreye çıkarmak mümkündür. İçimize çektiğimiz havanın tümü oksijenin alınıp karbondioksit ve diğer toksinlerin atıldığı gaz alışverişine katılmaz. Bir kısmı, içi hava ile dolu kalması gereken solunum yolu boşluklarımızda ölü hava olarak hapsolur. Soluklarımız ne kadar sığ ise her bir nefesteki ölü hava miktarı o kadar yüksek olur; böylece her nefeste daha fazla toksin bedende alıkonulur.
Hepimiz sağlığın ne kadar önemli olduğunu, o olmazsa hiçbir şeyin önemi olmadığını gayet iyi biliriz ancak çok çabuk unuturuz bu gerçeği değil mi. Ama o kendini bize hatırlatır hem de hiç olmadık zamanlarda. Bazen bu gerçeği şaşırtmak o bize kendini hatırlatmadan onu bildiğimizi göstermek adına kendi sağlığımıza yatırım yapmaya ne dersiniz. Sağlıklı bir yaşamın iki önemli anahtarı doğru beslenme ve doğru nefes alışkanlığıdır. Doğru nefes isi soluduğumuz havanın miktarı, sıklığı ve havanın oksijen içeriği ile ilişkilidir. Derin, uzun ve farkında alınıp verilen her nefes; daha aydınlık bir zihin ve daha uzun ve sağlıklı bir ömür demektir.
Bedenimizi kontrol etmenin, onun durumunu gözlemlemenin en pratik ve belki de ilk adımı solunumu kontrol etmektir. Solunum hem omurilik soğanı seviyesinde refleksif bir olay hem de irademizle kontrol edebildiğimiz bir eylemdir. Nefes almak, onu kontrol etmek, ona odaklanıp farkındalığını yaşamak kişiyi “an” a çeken ve anlık da olsa onu stresten uzaklaştıran kendisine döndüren mucizevi bir şey aslında. Tüm gevşeme ve meditasyon çalışmalarının bir parçası olan doğru nefes günlük hayatın akışına katılması en kolay pratiktir.
Kadim doğu öğretilerinde de derin ve düzenli nefes alıp vermenin dinginlik sağladığına, hızlı, sığ ve düzensiz solumaların zihinsel rahatsızlık ve umutsuzluğa eşlik ettiğine şiddetle vurgu yapılır.