Davranışlarımızın Kaynağı Genetiğimiz Mi, Yoksa Çevremiz Mi?
Fatma Kızıloğlu Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi 3.sınıf öğrencisi
Davranışlarımızın genetiğimiz üzerinde etkili olduğu kesin olarak 1900lü yıllardan bu yana bilinmektedir. Sir Francis Galton bu konu üzerinde çalışan ilk bilim insanıdır. 1950’den sonra genetiğin davranış üzerindeki etkisinin çalışmaları bir hayli artmıştır ve davranış genetiği, genetik bilimi içerisinde ayrı bir uzmanlık dalı olarak gelişmiştir.
Her türlü duygu, düşünce ve hareketle (motor) ilgili faaliyetlere davranış denir. Evrimsel açıdan baktığımızda bunların yüz milyonlarca senelik adaptasyonlar sonucunda genomumuza yerleşerek, biz insanlara kadar uzanan bir devamlılık içerisinde ortaya çıkmıştır. Herhangi bir türün davranışsal ölçüsü genetik mirasla oluşmuştur ve bu mirasa filogenetik pişişe denir.
Davranış şeklinin doğuştan, ya da sonradan kazanıldığını izolasyon deneylerinde obje olarak insan kullanılmaz. Bu nedenle insanın doğuştan olan davranış şekilleri açık bir şekilde kanıtlanamaz. Ama genetik payın insan davranışında ne kadar olduğu belirlenebilir. Doğuştan kör ve sağır çocuklar gördüklerini ve duyduklarını taklit ederek öğrenemez. Ancak bazı davranışları, ailesinin tepkisinden öğrenip, yüz ifadelerinden dokunarak bazı ifadeler çıkarabilirler. Kolları olamayan kör ve sağır çocuklar ise sağlıklılara benzer davranış ve yüz ifadesi gösterir.
Diğer canlılardan farklı olarak karmaşık ve zengin bir yapıya sahibiz. İnsan türü olarak genetik yapımızı 46 adet kromozom oluşturur. Bu gen topluluğunun sayı ve yapısı türler arası ve tür içinde farklılıklar gösterir. Örneğin insan türündeki her bireyin cinsiyet, boy, zeka gibi bir çok eğilimi en azından şu ya da bu ölçüde genetik kontrol altındadır. İnsan zekasının kalıtsal olup olmadığı ise tartışmalı bir konudur. Genetik analizler zekanın kalıtımsal temeli hakkında fazla bir şey ortaya koyamaz.
Genler ve davranış karakterleri üzerinde detaylı araştırmalar yapan Dobzhanski, insan gelişiminin çok boyutlu olduğunu, insan gelişimi üzerinde çevre ve kalıtımın yanı sıra kültürün de önemli olduğunu ve bu üç faktör tarafından belirlendiğini ileri sürmektedir.
Bilişsel yaklaşıma göre davranışlar zihinsel bir süreç ile ele almıştır. Zekâya bağlı başarı, kalıtsallığın %70 ini, düşünce yeteneği ve sınıflandırma gibi zekâ başarıları ise % 60-90 arasında değiştiği görülmüştür. Müzik ve sporlarla ilgili başarılarda ise yüksek oranda uyumlar görülmüştür. Ayrıca bazı alerjik reaksiyonlar sinir hastalıkları ve fobi durumlarında da bir uyum vardır. Davranış sadece çevreye bağlı olarak yönlendirilmez çünkü insanın davranışını ve bireyselliğini daha çok genler belirlemektedir.
Kaynakça
Engin, A., Calapoğlu, M., Seven, M., Yörük, K. (2008). Kafkas Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, Davranışlarımızın Genetik ve Çevresel Boyutları. Elde edilme tarihi: 22 Mayıs 2021, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/340507