Boşlukla Dopdolu
Hatice Arslan – Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü 4. Sınıf Öğrencisi
Sanki dünyadaki bütün kelimeler anlamını yitirdi şu anda. Hislerim tarifsiz… Yazardım ben önceden her şeyi. Kağıtlar en büyük sırdaşımdı. Ne olduysa bu aralar oldu. Kağıtlar bomboş kalmalıymış gibi geldi her kalemi elime alışımda. Belki de içimden atmak istemediğimden yazamıyorumdur. Bilemiyorum. Gülemiyorum. Ara ara gözlerim doluyor ama ağlayamıyorum. Aklımda hüzünlü bir şarkı. Gökyüzü hep ağlamaklı. Düşünceler derin. Hayaller suda boğulmakta. Gerçekler gerçekten gerçek mi sorgulanmakta…
Yalan olmuş her anımız. Kimsesiz bırakmışız kendimizi herkesin ortasında. Umutlar tükenmiş, inançlar yıkılmış. Kabusun ortasında kalakalmışız ama kabusu biz yaratmışız. Kendi kendimize neler de yapmışız böyle?
Her yanımız gösteriş olmuş. Farketmeden herkes herkesin kölesi olmuş. Böylesi daha önce hiç duyulmamış ama egodan ölenler olduğu doğruymuş. Gerçi doğruya yanlış yanlışa doğru diyenler de varmış. Bazıları da duyguların sadece hissedilmekten ibaret olduklarını sanırlarmış oysa ki duyguları gözlerden okuyabilenler de varmış. Herkesin bir sürü maskesi varmış. Her yerde ağzı kulaklarında olmaları bundanmış. Ağlamayı zayıflık sananların gözyaşları şelaleye dönüşmüş içlerinde. Sessizlik de bir çığlıkmış ama kimse farkına varamamış.
Herkes tutamayacağı sözler verip durmuş birbirine. Asla yapmam denilen ne varsa bir bir yapılmış hepsi hem de uğrunda can verircesine. Bana güven, her zaman senin yanındayım diyen kim varsa ilk onlar çekip gitmiş ardına bile bakmadan koşaraktan. Ama inanmaktan ve güvenmekten vazgeçmemiş geride kalan. Elinden bir şey gelmemiş, ardından öylece bakakalmış ama yine de belki bir gün döner ümidiyle beklemeye devam etmiş.
Belkiler ile geçmiş ömrümüz. Keşkeler ile tüketmişiz kendimizi. Yaptıklarımızdan çok yapamadıklarımızdan pişman olmuşuz. En çok da söylemek isteyip de söyleyemediklerimiz acıtmış canımızı. Bir şeyler hep yarım kalmış içimizde. Eksik bir şeyler var bir yerlerde.
Doldurulamaz boşluklar sarmış dört bir yanımızı. Ne de zor gelir olmuş her şey. Sanki aşılamaz yollar var önümüzde. Labirentin içinde dönüp duruyoruz sanki çıkmaz sokaklar içinde. Ne labirentin çıkışını bulan, ne geri dönen ne de beklemekten vazgeçen var. Değişen çok şey değişmeyen ise bir şey var; yarınlar dün olmaya devam ederken geçen zaman, geçmeyen acılar aklımızdayken her an.